Wikipedia

Arama sonuçları

24 Aralık 2012 Pazartesi

Rakı İçerken Şunlar Yapılmaz

Rakı İçerken Şunlar Yapılmaz:
1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
11. “Hey!”, “hişt!”, “pişt!” gibi ünlemler kullanılmaz.
12. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır, karışılmaz.
13. Yemek yenilmez.
14. Meze tırtıklanır, karın doyurulmaz.
15. Şalgam suyu, soda, ayran, çay yanına konabilir, içine konmaz.
16. Kafaya vurup “lölölö!” demek gibi zevzek şakalar yapılmaz.
17. Masada kitap, dergi, hele laptop asla bulunmaz.
18. Zeki Müren de Giuseppe Verdi de dinlenir; Kayahan, Bryan Adams dinlenmez.
19. Varsa müzik duyulacak kadar açılır, bağırtılmaz.
20. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
21. Masada ağlanmaz.
22. Ağlayan çıkarsa konu değiştirilir, avutulmaz.
23. Yüksek sesle şarkı söylenmez.
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
28. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmez.
29. Masaya sigara dumanı üflenmez.
30. Bir rakı içilirken başka marka övülmez.
31. Rakı masasında sessizlik olmaz.
32. Zırt pırt tuvalete gidilmez.
33. Masada yellenilmez.
34. Masada geğirilmez.
35. Masaya müzisyen alınmaz.
36. Azıcık uçulabilir ama yalan dolan olmaz.
37. Yüksek sesle konuşulmaz.
38. Kazak pantolonun içine sokulmaz.
39. Çıplak / yarı çıplak durulmaz.
40. Şiir konuşulur, şiir okunmaz.
41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
42. Yolluk bir teki aşmaz.
43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
44. Biradan başka cila olmaz.
45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
48. Rakı yalnız içilmez.
49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
51. Garsona rakı doldurtulmaz.
52. Balkon sofrasında içmeyen çalıştırılmaz.
53. Sıcaksa buz konabilir, buz erimeden içilmez.
54. Rakıdan önce su, sudan önce buz konmaz.
55. Rakı sek içilmez.
56. Rakıcı ota çöpe öpüşmez, habire takdir etmez.
57. İçerken serçe parmak havaya kaldırılmaz.
58. Rakı hızlı içilmez.
59. Rakı fondip yapılmaz.
60. Kerahet vaktinden önce rakı içilmez.
61. Büyük konuşanla rakı içilmez.
62. Çok konuşanla rakı içilmez.
63. Sessiz duranla rakı içilmez.
64. Şakadan anlamayanla rakı içilmez.
65. Büyük yudumlarla rakı içilmez.
66. Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz..
67. Küllüğe limon kabuğu, zeytin çekirdeği konmaz.
68. Tabağa, kâseye sigara söndürülmez.
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz.
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
73. Ağız şapırdatılmaz.
74. Çatal kaşık dişe değdirilmez.
75. Burun karıştırılmaz.
76. İzinsiz masadan tuvalete dahi kalkılmaz.
77. Şerefe vb. yeterlidir, kadeh tokuştururken yaratıcı olunmaz.
78. Garsona balık ayıklatılmaz.
79. Garsonun sırtına vurulmaz.
80. Personele hatır sormadan meyhanede oturulmaz.
81. Sofraya erken ya da geç gelinmez.
82. Rakı buzdolabının en alt rafından yukarı çıkarılmaz.
83. İçi görünmeyen kadehte rakı içilmez.
84. Masada farklı kadehler olmaz.
85. Masada farklı markalar olmaz.
86. Yerken ağız doldurulmaz.
87. Ağızda lokma varken konuşulmaz.
88. Boğaza, yeleğe peçete takılmaz, dize peçete konmaz.
89. Konuşurken çatal bıçak sallanmaz.
90. Hiçbir durumda ve fikirde ısrar edilmez.
91. Racon kesilmez.
92. Ukalalık, kıskançlık kaldırmaz.
93. Rakı sofrası süslenmez.

ASLAN Burcunun Aşk Yılı

Aşkta mutlu olmanız artık daha kolay

24 Aralık 2012
Uranüs hayatınıza yenilenme getirmeye devam ediyor. Kalıplaşmış olan duyguları ve endişeleri aşmaya başlayabilirsiniz. 2013’te aile ve yuvanızla ilgili konularda ciddi kararlar alabilirsiniz. Venüs’ün burcunuzla uyumlu olduğu dönemler aşkta mutlu olmanız çok daha kolaydır

ASLAN Burcu-23 Temmuz - 23 Ağustos
İŞ, PARA VE KARİYER
Geçen yıl Jüpiter’in güzel transiti etkisinde mesleki alanda ve kariyer konularında çok güzel fırsatlarla karşılaşmış olmalısınız. 2013 yılının ilk yarısında da toplumsal hayattaki gelişmeleri, sosyal ortama aktarma imkânlarına sahip olmaya devam ediyorsunuz. Değişik organizasyonlar, grup çalışmaları ve iletişimsel bağlantılar sayesinde sosyal ağınızı genişletebilirsiniz. İleriye yönelik hedeflerinizi gerçekleştirmek için elinize geçen fırsatları olumlu şekilde değerlendirmeye çalışmalısınız. Yılın ikinci yarısında büyük kurumlardan ve şirketlerden gelecek imkânlar söz konusu olabilir.
2013 yılında sizi etkileyecek en güçlü transit Akrep burcuna geçen Satürn’ün getireceği kısıtlanma ve sorumluluklar olarak dikkat çekiyor. Özellikle 27 Temmuz- 3 Ağustos arasında doğmuş olan Aslanlar bu yıl kendilerini zorlayacak testlerden geçebilirler. Ev, yuva ve aile cephesinde daha sağlam ve kararlı adımlar atmanız gerekebilir. Aile büyükleriyle ilgili alanda daha fazla sorumluluklar üstlenebilir, engellerle karşılaşabilirsiniz. Karşınıza çıkabilecek engelleri sabırla aşarak, ev hayatınızı yeniden düzene sokup, gelecek için yeni bir denge kurmakla uğraşabilirsiniz.
Yurtdışı bağlantılı işler, konular ve kişiler, akademik çalışmalar, medya, eğitim, dış ticaret ve hukuk konularında heyecan verici gelişmeler olabilir. Seyahatler, uluslararası bağlantılar sayesinde ufuklarınızı genişletebilirsiniz. Bu alandaki pozitif gelişmeleri ilerleyen yıllarda kariyer hayatınıza aktarma imkânı elde edebilirsiniz. Geniş düşünmeli, farklı yeniliklere ve hızlı gelişmelere açık durmalısınız.
2008’den bu yana çalışma ortamınızı ve iş hayatınızı temsil eden konularda Plüton’un zorlayan ve dönüştüren transitinin etkisi altındasınız. Günlük yaşantınıza kadar yansıyan bu baskı altında iş koşullarınızda büyük baskı hissediyor olabilirsiniz. 2013 yılında da kendi yeteneklerinizi gerektiği şekilde çalışma hayatınıza aktarmak ve daha güçlü mücadele etmek durumundasınız.
AŞK, EVLİLİK VE İLİŞKİLER
Aslan ve Yükselen burcu Aslan olanlar Uranüs’ün değişimler getiren etkisini hayata bakış açılarında ve ufuklarını genişletmekte oldukları konularda hissedebilirler. 31 Temmuz- 4 Ağustos arasında doğmuş olan Aslanlar 2013 yılında kişisel olarak sürprizlere açık olacak. Yurtdışı seyahatleri, yabancılarla ilgili konular, ufuklarınızı genişletmek için yapacağınız girişimler yaşantınızın renklenmesini sağlayacaktır. Özellikle Venüs’ün de aynı bölgeden geçmekte olduğu 22 Mart- 15 Nisan arasında yeni yerler, yeni kişiler, hatta yeni aşklar keşfedebilirsiniz. Aşk hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkabilir.
Jüpiter’in 2013 yılının haziran sonuna kadar İkizler burcunda devam edecek olan transiti sizin sosyal ortamlarda ve gruplar içinde parlamanızı sağlayacaktır. Yılın ilk yarısında geleceğe yönelik umutlarınız canlanacaktır.
2013’te yerleşim yerinizle, aile ve yuvanızla ilgili konularda daha ciddi kararlar almak durumunda olabilirsiniz. Genel olarak Venüs’ün burcunuzla uyumlu olduğu dönemler aşkta mutlu olmanız çok daha kolaydır.
Bu dönemlerden 2 Şubat’a kadar olan süreçte Mars etkisi sizi paylaşımlarınızda daha güdüsel ve tepkisel kılabilir, sakin olmaya çalışmakta yarar var. 2- 26 Şubat arasında ikili ilişkileriniz, eşiniz veya partnerinizle paylaşımlarınız Venüs etkisiyle olumlu etkiler altında olacaktır.
22 Mart- 15 Nisan arasında yurtdışı seyahatlerine çıkmak ve yabancılarla ilgili konulara yönelmek için uygun zaman dilimi olacaktır. Mars’ın da aynı zaman diliminde Venüs’le birlikte transit geçmesi sizin için daha motive edici olabilir.
9 Mayıs- 3 Haziran arasında sosyal hayatınız Venüs etkisiyle canlanacaktır. Güzel organizasyonlar, keyifli sosyal ortamlar içinde bulunabilirsiniz.
7 Ekim- 5 Kasım arasındaki dönemde Venüs’ün güzel desteğiyle aşk hayatınız hareketlenecektir. Sizi mutlu edecek tutku ve heyecan getirici deneyimler söz konusu olabilir.
SAĞLIK
2013 yılında sağlığınız genel olarak aynı seyrinde devam edecektir. Ancak 27 Temmuz ile 3 Ağustos arasında doğmuş olan Aslanlar Satürn’den gelecek zorlayıcı etki nedeniyle bazı sağlık sorunları yaşayabilir. Kemik, diş, eklemler ve iskelet sisteminizi ilgilendiren rahatsızlıklarla daha ciddiyetle ilgilenmeniz gerekiyor. Plüton’un 2008’den beri sağlık alanından transit geçmekte oluşu size zaman zaman bazı sorunlar getirebilir. Bu yıl da aynı doğrultuda kontrollerinizi ve eğer varsa tedavi gördüğünüz konuların takibini ihmal etmemelisiniz. Sürat, dikkatsizlik veya aceleciliğe dikkat etmelisiniz.
Yükselen burcunuza göre 2013
Yükselen Koç: Koç burcunda transitine devam eden Uranüs size ilişkiler ekseninde yeni başlangıç ve değişiklikler yapma imkânı veriyor. Ancak kariyer konularında ve üstlerinizle ilişkilerinizde Plüton’un getirmekte olduğu baskı sizi değişime zorlayabilir. Akrep burcunda ilerleyen Satürn’de ortak finansal alanda sıkışma ve daralma getirebilir. Banka, kredi ve ödemelerde kısıtlayan koşullarla karşılaşabilirsiniz.
Yükselen Boğa: 2013 yılı ortalıklarınız ve ilişkileriniz bakımından birçok testler getirebilir. Paylaşım ve sorumluluklarda kişisel olarak zorlanabilirsiniz. Sabırlı ve objektif davranmak durumundasınız. Geleceğe yönelik beklentilerinizde daha akılcı olmalısınız.
Yükselen İkizler: Satürn’ün Akrep burcundaki transiti iş yükünüzü çoğaltarak sizi iş hayatı ve çalışma sisteminizi yeniden yapılandırma sürecine sokmuş durumda. Yeni arkadaşlıklar, organizasyonlar ve grup çalışmaları sosyal hayatınızı hareketlendiriyor. Kariyer konularında Neptün transiti sebebiyle dağılma, karmaşa yaşayabilir, yanlış kararlar alma riski içine girebilirsiniz.
Yükselen Yengeç: Akrep burcuna geçen Satürn etkisiyle aşk hayatınızda daha ciddi ilişkiler içine girebilir, daha fazla sorumluluk üstlenebilirsiniz. Yaratıcı yeteneklerinizi de ciddi ve sorumlu bir şekilde değerlendirmeniz gerekiyor. Duygusal olarak değişiyor, güçleniyorsunuz.
Yükselen Aslan: Neptün transiti etkisiyle ortak finansal alanda, eş veya ortağınızın maddi durumunda belirsizlikler söz konusu olabilir. Finansal konuları dikkatle izlemelisiniz. Çalışma hayatınızda güç savaşları, çekişme ve mücadele söz konusu olabilir. Satürn etkisiyle ev, aile, yuva ve yerleşim yerine ait konularda sorumluluklarınız çoğalabilir.
Yükselen Başak: Jüpiter desteğiyle yılın ilk yarısında kariyer konularında geniş imkânlara sahip olabileceğiniz olumlu dönem devam ediyor. Temmuzdan itibaren sosyal hayatınız, arkadaş ilişkileriniz ve geleceğe yönelik umutlarınız Jüpiter etkisiyle tazelenecek, canlanacaktır. Ortak finansal alandaki değişken durumlar karşısında dengeleri korumak zor olabilir.
Yükselen Terazi: Yılın ilk yarısında yabancılarla ilgili konular, yolculuklar ve akademik çalışmalar hayatınıza keyif getirebilir. Temmu’dan itibaren kariyer alanında oldukça şanslı duruma geçiyorsunuz. Başarılı olmak için karşınıza çıkacak fırsatları kaçırmamalısınız. Evlilik veya ortaklıklarınızda ani yön değişiklikleri yaşanabilir.
Yükselen Akrep: Akrep burcunda ilerleyen Satürn sizi daha ciddi ilişkiler kurma, çevrenizle paylaşımlarınızda sorumluluk üstlenme durumuna sokuyor. Çalışma hayatınızdaki beklenmedik gelişmeler, dengeleri korumanızı zorlaştırabilir. Aşk hayatınızda gözünüz kapalı hareket etmemelisiniz.
Yükselen Yay: Satürn’ün Akrep burcundaki transiti süresince kontrolünüz dışınızda gelişen konularda ısrarcı olmamalı, akışta kalmalı, gizleyici yanlarınızı bırakmalısınız. Maddi alanda güçlü olma isteğiniz devam ediyor. Yılın ilk yarısında ortaklıklar, ilişkiler ve evlilik konularında şanslı durumdasınız. Aşk hayatınızda ani başlayan veya biten ilişkiler yaşayabilirsiniz.
Yükselen Oğlak: Oğlak burcundaki Plüton etkisiyle ilişkiler ve çevresel bağlantılarınızda güç odaklı hareket edebilirsiniz. Güçlü olmak ve yönetmek isteğinizi kontrol altında tutmanız daha iyi olacaktır. Aile ve yerleşim yerine ait konulardaki ani gelişmeler sizi şaşırtabilir.
Yükselen Saka: İletişimlerinizde, düşüncelerinizde ve yakın çevre paylaşımlarınızda yenilenmeler yaşıyorsunuz. Eğitsel alanda farklı temalara yönelebilirsiniz. Maddi alanda ve parayla ilgili konularda çok dikkatli hareket etmelisiniz, yanlış kararlar alma riskiniz var.
Yükselen Balık: Balık burcunda ilerleyen Neptün etkisinde kişisel yaklaşımlarınızda ve etrafınızla paylaşımlarınızda akıl karışıklığı içinde olabilirsiniz. Maddi alanda ani gelişmeler, beklenmedik iniş çıkışlar şaşırtıcı olabilir. Yılın ilk yarısında ev, yuva ve aileye ait konularda şanslarınız var. Bir mülk sahibi olabilirsiniz.
2013’e genel bakış
2013 yılı hayatınızda yolunda gitmeyen konuları düzene sokmak ve yeni bir yön kazanmak için güzel imkânlar getirmekte. Bu yıl sizi destekleyen transitler olduğu gibi, test eden ve daha yapıcı, kalıcı kararlar alabileceğiniz geçişler de göstermekte. Öncelikle, geçtiğimiz aylarda Akrep burcuna ilerleyen Satürn’ün getirdiği temalardan söz etmeliyiz. Geçen zamanın ve olgunlaşmanın gezegeni Satürn 2015 yılına kadar Akrep burcunda kalacak.
Bu geçişi süresince sizi yeni bir temel yaratmaya zorlamakta. Bu dönemde, hayatınızda bazı kapıların artık kapandığını ve yeni kapıların da siz çaba sarf ettiğiniz sürece açılacağını görebilirsiniz. Nitekim 2005 Temmuz’dan sonra Satürn burcunuza girdiğinde önemli adımlar atmaya başlamış ve kendinizi disipline etmeye karar vermiştiniz. Şimdi bu yeni süreçte, bu zamana kadar edindiğiniz tecrübelerin üzerine basarak bir adım daha atabilirsiniz. Özellikle yükselen burcu Aslan olanlar için bu süreçte iç gözlem ve kendi iç seslerini dinleme gereği var. Bu iç hazırlık aynı zamanda hem kariyeriniz hem de ev ve yerleşime ait konular açısından son derece önemli görülmekte.

Geleceğin kapıları
2015’e kadar olan süre içerisinde, gelecek hedefleriniz üzerinde hazırlık yapmanız, geçmişi geride bırarak, gelecek planlar ve hedefler üzerine düşünmek gerekiyor. Kısacası bu dönemde iş hayatında bazı bitişlerle birlikte, geleceğe yönelik kapılar da açılmakta. Ancak bu yönde daha kalıcı ve sağlam olabilmek için her zamankinden daha sabırlı ve dayanıklı da olmanız gerekebilir. Aslan dayanıklı ve kararlı bir yapıda olduğu için bu dönemde iyi bir konsantrasyon sağlayabileceksiniz. Ancak bir yandan da eve ait konularda, evdeki atmosferde daha dikkatli olmak gerekecek.
Ev hayatı içerisinde bazı problemler, güç savaşları ve sizi duygusal açıdan daha kontrollü olmaya zorlayan nedenler olabilir. Böyle bir dönemde evliliğinden şikâyetleri olanlar nihai bir karar verebilirler. Eğer evlilik hayatında bir problem söz konusu değilse, bu dönemde eve ait sorumluluklar daha fazla zaman alıcı ve uğraştırıcı olabilir. Her durumda, 2015’e kadar olan süre içerisinde, kendi temelinizi, iç huzurunuzu, eve ait konulardaki problemleri çözerek geleceğe yönelik daha sağlam bir temel kurabileceğiniz görülmekte.

İç dünyanıza dönün
Bu süreçte Jüpiter 26 Haziran tarihine kadar İkizler burcunda kalarak mesleki alanda hareketlilik, işten gelen yeni imkânlara ve kazançlara işaret etmekte. Aynı zamanda Jüpiter yılın ilk yarısında sizi sosyal açıdan daha canlı ve dışa dönük kılmakta. Bu dönemde yeni arkadaş grupları, sosyal faaliyetler açısından değerlendirebilirsiniz. Gelecek hakkında umutlarınız ve başkalarıyla yapabileceğiniz çok şey var. Yılın ikinci yarısında da ilginizi iç dünyanızda daha fazla yöneltmeye başlayabilirsiniz. Jüpiter’in 26 Haziran’da Yengeç burcuna ilerlemesi sizi duygusal açıdan beslemeye ve korumaya başlayacak.
Ayrıca bu dönemde eve ait süregelen stresler ve engeller hafifleyerek size hafifleme ve bu arada kendi iç dünyanıza dönerek, daha yalnız kalsanız dahi bir arınma ve ruhsal temizlenme getirecek. Yılın ikinci yarısında hayatınızda kalıplaşmış olan duyguları ve endişeleri aşmaya başlayabilirsiniz. Bunu yapabilmeniz için kendi iç sesinize çok daha fazla kulak vermeniz gerekiyor.

Hayatınızı yenileyin
2010 yılından bu yana burcunuzla uyumlu kalan Uranüs hayatınıza yenilenme getirmeye devam ediyor. Uranüs aniden değiştiren, yenileyen, uyandıran bir güçtür. 2010’dan bu yana ufuklarınızı genişletmeye başlarken, yeteneklerinizi daha iyi kullanmaya başladınız. Kendinize güveniniz de arttı. Özellikle yeni çevreler, yeni insanlar, yabancılar, yolculuklar ve akademik, eğitsel imkanlar hayatınıza daha fazla girmeye başladı.
Uranüs burcunuzla rahat bir açı kurduğu için bu değişiklikleri ve kalıplaşmış olan şeylerden özgürleşmeyi çok daha akıcı ve rahat biçimde kendiliğinden gelen sürprizlerle, açılımlarla yapmaya başladınız. Bu süreç önümüzdeki yıllarda da devam ederken, 2013 yılında özellikle 27 Temmuz- 4 Ağustos doğumlu olan Aslan’lar Uranüs’ün canlandırıcı, yenileyici ve özgürleştirici, yaratıcı etkisini en fazla hissedecekler. Eğer bu tarihler arasında doğmuşsanız, hayatınıza giren ani değişikliklere kolayca uyum gösterebileceksiniz.
Merkür geri giderken nelere dikkat etmeli?
Merkür 2013 yılında 23 Şubat- 17 Mart; 26 Haziran- 20 Temmuz ve 21 Ekim- 10 Kasım tarihleri arasında üç kere geri hareket yapacak. Merkür’ün geri hareket yapacağı bu dönemlerde birtakım gecikmeler, aksaklıklar, sıkışmalar ve tekrarlar gündeme gelebilir. Merkür geri giderken yapılan işlerin tekrar yapılması gerekebilir.
23 Şubat ile 17 Mart arasındaki yılın ilk Merkür retrosunda ortak paylaşım içinde olduğunuz finansal alanda beklenmedik gecikmeler, aksaklıklar sizi rahatsız edebilir. Banka, sigorta, kredi, miras ve borçlarla ilgili tüm belge ve evraklarınızı dikkatlice takip etmelisiniz.
26 Haziran- 20 Temmuz arasındaki geri hareket kontrolünüz dışında gelişen olaylar nedeniyle birtakım aksaklıklar yaşamanıza sebep olabilir. İletişimlerinizde de daha anlayışlı, geniş, fedakâr ve duygusal davranmaya öncelik vermeniz gerekebilir.
21 Ekim- 10 Kasım tarihleri arasındaki yılın son geri hareketinde ev, yuva, aile ve aile büyüklerine ait konularla ilgili sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Sözlerde veya duyguları ifadelerde yanlış anlaşılmaya sebep veren durumlar olabilir.

21 Aralık 2012 Cuma

UYGARLIKLAR VE 2012 KEHANETLERİ

Birçok eski çağ medeniyetinin gerek yazıtlarında,gerek mağaralarda, gerekse taşlar üzerinde 2012 yılını vurgulamaları ve 2012 ve sonrası hakkında gelecek nesillere birşeyler anlatmak istemeleri,söylediklerinin neredeyse birçoğu şaşırtıcı şekilde doğru çıkmış birçok ünlü kahinin yine 2012 yi işaret ederek Dünya için birtakım kehanetlerde bulunmaları bu yılı diğer yıllardan ayırmış ve gündem konusu oluşturmuş durumda.Peki bu medeniyetler ve şifreleri hala çözülmeye çalışılan bazı ünlü kahinler 2012 için neler öngörmüşler,gelecek nesillere neler anlatmaya çalışmışlar?

UYGARLIKLAR VE 2012 KEHANETLERİ
Maya uygarlığı 2012 kehanetleri

Astronomi ve matematik uzmanı bir uygarlık olarak kabul gören maya uygarlığına ve kehanetlerine daha önceki yazılarımızda ayrıntılı şekilde değinmiştik.21 Aralık 2012 denince aklımıza ilk gelen uygarlık olan maya uygarlığı ,Dünyanın dönüş hızını,bütün Ay ve Güneş tutulmalarını,584 yıllık Venüs döngüsünü neredeyse tam bir doğrulukla hesaplamışlardır.Herbiri 394 yıldan oluşan 13 tane baktun denilen evrenin sonucunda gün döngüsüyle samanyolu galaksisinin kesişeceğini hesaplayan mayalar, takvimlerini bu 13 baktunun tamamlanmasıyla sonlandırmışlardır.Bu 13 baktun hesaplandığında 21 maya takvimi 2012 300x300 Kahinler ve Uygarlıkların 2012 Kehanetleriaralık 2012 sonucuna ulaşılmakta ve 21 aralık günü gün döngüsü olarak bilindiğinden kehanetleri bu yönden tutarlılık kazanmaktadır.Mayalar bu tarihten sonrasını 6.Dünyanın başlangıcı farklı bir boyuta geçiş olarak öngörmüşlerdir.
Aztek Uygarlığı 2012 Kehanetleri
Aztekler kendi takvimlerinde Maya uygarlığından farklı olarak daha önce yaşanıldığına inandıkları ve içinde bulundukları çağları birinci,ikinci,üçüncü ve dördüncü güneş çağı olarak isimlendirmişerdir.Bu çağların canlılarını ve yokoluşlarını takvimlerinde anlatmışlardır.Aztekler Mayalar kadar kesin bir tarih öngörememişler fakat içinde aztec takvimi Kahinler ve Uygarlıkların 2012 Kehanetleribulunduğumuz çağ beşinci Güneş çağı ve son çağdır.
Kızılderililerin 2012 kehanetleri ve İnka Uygarlığı
Cherokee yerlileri kutsal takvimlerinde 4.çiçek günü olarak adlandırdıkları 21 aralık 2012 yi devrin sonu olarak belirtmişlerdir.Tiero kızılderilileri 2012 sonrasında zamanın duracağını belirtmekte ve 1990 ile 2012 yılları arasını insanın kendisiyle yüzleşme ve yeniden tanışma dönemi olarak vurgulamaktadırlar.Hopi yerlileri ise 9 kehanet ileri sürmüş bunlar gerçekleştikten sonra beyaz insanlar gelecek ve dünya savaşları başlayacak ,5. zamanın insanları ortaya çıkacak ve zaman bu insanlarla son bulacak diye belirtmişlerdir,İnka uygarlığıda 5.zaman insanlarından söz ederken bu insanlardan ışıltılı parlak insanlar olarak bahsetmiştir.
KAHİNLER VE 2012 KEHANETLERİ
Nostradamus 2012 kehanetleri
kahin nostradamus Kahinler ve Uygarlıkların 2012 Kehanetleri
Büyük Fransız kahin Nostradamusa göre de insanlığı çok parlak bir dönem ve altın çağ dediği farklı bir boyut beklemekte ancak bunu 2015 yılından sonra öngörmektedir.Bu dönemden önce özellikle 2010 ila 2012 yılları arasında insanlık için büyük su dalgaları,seller ,kuraklıklar,açlık ve dinsel, ırksal değişmelerle büyük savaşlar öngörmekte ve 2015 yılına kadar karanlık dönem olarak belirtmektedir.
Baba Vanga 2012 kehanetleri
Bir diğer büyük kahin Baba lakaplı Bulgar Vanga söylediklerinin büyük çoğunluğunun çıkmasıyla tanınmaktadır.11 Eylül saldırılarını ,Rusyanın Gürcistana gireceğini yıllar önce haber veren Vanga,ABD nin Bushtan sonra siyah bir lider kahin baba vanga Kahinler ve Uygarlıkların 2012 Kehanetleriyönetiminde olacağını (Obama) ve bu liderin gelmesiyle ekonomik krizin patlak verceğini söylemiş ve tüm bunların gerçekleşmesiyle şaşkınlık yaratmıştır.Ayrıca Vanga ya göre siyah liderin ABD nin son lideri olacağını ve ölmeden 2 yıl önce de Rusyanın Dünyanın süper gücü olacağını belirtmiştir.Baba Vanganın 2012 kehanetleri de hayli ilginçtir.Net bir tarihte veren Vanga ekim 2010 yılında devletler arasında siyası anlaşmazlıklar ve bunun neticesinde kasım 2010da büyük bir dünya savaşı çıkacağını ve müslümanların hristiyanları kimyasal silahla yokedeceğini belirtmiştir.21 Aralık 2012 tarihini de vurgulayan Vanga bu tarihte zaman dalgası sıfır adını verdiği dönemin sona ereceğini vurgulamıştır.
Edgar Cayce 2012 Kehanetleri
kahin edgar cayce1 229x300 Kahinler ve Uygarlıkların 2012 KehanetleriCayce 1998 yılından itibaren batının Dünya üzerindeki üstünlüğü sona ermeye başlayacağını ve doğunun, müslüman devletlerin batıya göre daha üstün hale geleceklerini belirtmiştir.Cayce ye göre bu çok kolay olmayacak ve insanlık açlıkla kıtlıkla,savaşlarla ve büyük felaketlerle karşılaşacaktır.Bunun sonucunda doğruluk yeryüzüne hakim olucak ve insanlık altın çağını yaşayacaktır.
Kehanetler çıkar veya çıkmaz bunun hakkında bilimsel bir yorum getiremeyecek olsakta hem eski uygarlıkların hemde kahinlerin ortak noktaları 2012 ve bunu takip eden süreç.
Yine hepsinin ortak noktası önce insanlığı büyük felaketlerin beklediği ardından ise insanlığın altın çağını yaşayacağı.
Zaten bir süre açlık ,kıtlık,sefalet ve savaşlardan sonra ,barışın,huzurun ve bolluğun olduğu,İslamiyetin tüm insanlığa yayıldığı bir Dünya hadislerde de belirtildiği gib ahir zaman Dünyası.

Michel Nostradamus'un Kehanetleri

Michel Nostradamus'un Kehanetleri

Nostradamus, Hitler’in doğrudan adını vermek yerine Hister ismini kullanmayı uygun bulmuştur. Hister, aynı zamanda, Hitler’in kıyılarında doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği Danube Nehri’nin Latince adıdır.

Nostradamus’un gerçekleşmiş olan en ünlü kehanetleri şunlardır:

1) 2. Henry’nin at üzerinde dövüşürken bir kaza sonucu ölmesi
“Genç aslan yaşlı olana üstün gelecek
Hem de savaş alanındaki tek bir çarpışmada
Altın bir kafesin içinden gözlerini çıkartacak
İki yara bir olacak ve o zalimce bir ölümü tadacak.” (1:35)
2. Henry, Nostradamus’un uyarılarına aldırış etmeden Comte de Montgomery ile birlikte bir at üzerinde dövüş turnuvasına katılır. İki taraf da üzerinde aslan işlemeleri olan kalkanlar kullanmaktadırlar. Montgomery, Henry’den 6 yaş daha küçüktür.
Dövüşün sonlarına doğru, Montgomery mızrağını indirmekte geç kalır. Darbe sonunda kırılan mızrağın iki parçası, Henry’nin altın kaplama miğfer vizöründen içeri girerek başına saplanır. Bunlardan biri gözüne, diğeri de şakağına saplanmış, ikisi de beyine batmıştır. 10 gün boyunca acı çeken Henry öldüğü zaman, Nostradamus’un “zalimce ölüm” kehaneti de gerçekleşmiştir.
2) Büyük Londra Yangını
“Londra’dan, adaletli olanların kanı istenecek
66 yılında yandığında” (2:51)
2 Eylül 1666’da başlayan Londra yangını, 5 gün içinde şehrin büyük bölümünü kül etmiştir. Her ne kadar adaletli olanların kanı istense de, bu büyük yangında sadece 6 kişi ölmüştür. Bazı yorumcular, “adaletli olanların kanı” tabirinin bir çeviri hatası olduğunu söylemiş, bunu “adalet için kan istemek” ve “Kara Ölüm’ün artık hak ettiğini bulması” olarak yorumlamışlardır. Londra Yangını’nda bu hastalığı taşıyan milyonlarca fare ölmüş, şehir bu bakımdan temizlenmiştir.
3) Fransız Devrimi
Nostradamus’un Fransız Devrimi ile ilgili birçok dörtlüğü bulunsa da, aşağıdakiler en belirgin öngörüleri içerenleridir:
“Köleleştirilmiş insanlar şarkı söylecek, taleplerde bulunacak
Prensler ve lordlar zindanlara hapsolacak
Kafasız aptallar tarafından da bunlar
İleride ilahi kelam olarak anılacak” (1:14)
“Savaş başlamadan önce büyük duvar yıkılacak,
Kral öldürülecek, ölümü bu kadar hızlı geldiği için insanlar yas tutacak
Muhafızlar kan içinde yüzecek
Sen Nehri’nin yakınlarındaki toprak kanla kaplanacak” (2:57)
14 Haziran 1789’da, insanlar, o zamanki monarşinin sembollerinden biri olan Bastille hapishanesine saldırdılar. Bu, hem bütün Avrupa’yı şok eden devrimin, hem de Sen Nehri kıyılarına kurulan giyotinin inip kalkmaya başlamasının başlangıcıdır.
5) 2. Dünya Savaşı ve Hitler
Nostradamus, Hitler’in doğrudan adını vermek yerine Hister ismini kullanmayı uygun bulmuştur. Hister, aynı zamanda, Hitler’in kıyılarında doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği Danube Nehri’nin Latince adıdır. Aşağıdaki dörtlüklerin 2. Dünya Savaşı ve Hitler ile ilgili olduğu üzerinde fikir birliği vardır:
“Batı Avrupa’nın derinlerinde bir yerlerde
Fakir insanların bir çocuğu olacak
Konuşmaları ile milyonların aklını çelecek
Ve Doğu’nun İmparatorluğu’nda da beğenilecek.” (3:35)
Bu dörtlüğün Hitler’in çocukluğunu, karizmatik ve etkileyici kişiliğini, son olarak da Almanya’nın Japonya ile kurduğu ittifakı ifade ettiğine inanılır.
“Aç canavarlar nehirleri geçecek
Savaş alanındakilerin büyük bölümü Hister’e karşı gelecek
Büyük olan demir bir kafese sürüklenirken
Almanya’nın çocuğu hiçbir şey görmeyecek.” (2:24)
Bu dörtlüğün Hitler’in nehirleri aşıp çeşitli bölgeleri ele geçirmesi ama sonunda Müttefiklere yenilmesi anlamına geldiği düşünülür.
6) Franco’nun Sürgünü
“Franco, Castille’den çıkıp birliği terk edecek
Elçi isteklerini reddedip ayrılık yaratacak
Rivera’nın insanları çekişmenin içinde olacak
Ve körfeze girişi engelleyecek.” (9:16)
Bu dörtlük, İspanyol diktatör Franco ve ondan önce dikatötrlük rejimi kuran Rivera’ya işaret etmektedir. 1936’da, sol eğilimli cumhuriyetçi hükümet Franco’yu Kanarya Adaları’na sürgüne göndermiştir (ve körfeze girişini engellemiştir). Franco, milliyetçi hükümet darbesinden sonra İspanya’ya dönüp askeri cunta kurmuştur.
7) Louis Pasteur
“Yüzyıllardır saklanan, kayıp şey bulunacak
Pasteur yarı tanrı gibi övülüp göklere çıkartılacak
Bu, Ay büyük döngüsünü tamamladığında gerçekleşecek
O [Pasteur] başkaları tarafından hor görülecek” (1:25)
Mikroorganizmaların varlığını tespit eden ilk bilimadamı Pasteur, aynı zamanda kuduz ve şarbon aşılarını da yapmıştır. Bilim çevreleri tarafından ise sık sık bulgularını tahrif etmekle suçlanmıştır.
8) Charles de Gaulle
“Roma ve Annemark’ın Herkül kralı
Üç defa ünvanlandırılan de Gaulle yol gösterecek
İalya ve St. Mark’dan bazılarını titretecek
Herkes üzerinde yer alan ilk hükümdar olacak.” (9:33)
Charles de Gaulle, ilk önce Özgür Fransız Kuvvetleri’nin lideri, daha sonra da 2. Dünya savaşı sonrasında kurulan geçici hükümetin ve bunu takip eden 5. Fransız Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olmuştur (üç defa ünvanlandırılan de Gaulle).
9) Kennedy suikasti
“Eski bir iş sonunda yapılacak,
Çatıdan gelen şey ile büyük adam harap olacak
Bu işten, zaten ölü olan bir masumu sorumlu tutacaklar
Asıl suçlu sisli çalılıklarda saklanacak.” (6:37)
Buradaki “eski iş”in, 2. Dünya Savaşı’nda Naziler’e yardımcı olan Joseph Kennedy’yi ‘lanetleyen’ Yahudiler’in işi olduğu yorumlanır. Bazıları ise, Sezar ve Brütüs örneğinde olduğu gibi, John F. Kennedy’nin ihanete uğraması olarak yorumlar. Bir diğer yorum da, suikastte Farmasonlar’ın parmağı olduğudur. Ancak, o zamanlar aleyhlerine karalama kampanyası yürütülen Farmasonlar’ın bu işe de bulaştırılması gerçek olmaktan daha çok bir iftira olarak görülmüştür.
Kennedy suikasti ile ilgili söylentiler, Kennedy’yi öldüren kurşunun Lee Harvey Oswald’ın silahindan çıkmadığı yönündedir. Zaten bazı görgü tanıklarının söylediğine göre, Kennedy’ye, üzerinde ot bitmiş küçük bir tepeden ateş edilmiştir.
Lee Harvey Oswald da, polis istasyonundan hapishaneye taşınacağı sırada yine Kennedy gibi suikaste uğramıştır.
“Büyük insan o gün bir yıldırımla vurulacak,
Bu kötülük öngörülüp yazılı olarak bildirilecek
Öngörüye göre bir diğeri de gece vakti ölecek
Reims ve Londra’da karışıklık, Tuscany’de salgın varken.” (1:27)
Bu dörtlük de, suikastlerin zamanlarına işaret etmektedir. John F. Kennedy öğlen 12.00, Robert Kennedy ise gece 01.00 sularında öldürülmüştür. Jean Dixon’ın John F. Kennedy’yi özellikle de basın yoluyla uyarmaya çalıştığı söylenir. Robert Kennedy’nin öldürüldüğü 1968 yılında Londra ve Paris’de (Reims) öğrenci eylemleri vardır. Ayrıca, salgın hastalık korkularını da beraberinde getirmiş olan Büyük Floransa Seli de 1968 yılında olmuştur.
21 Aralık 2012′de dünyanın yok olacağına dair senaryolara NASA’dan cevap geldi, işte ilgi çekici soru-cevaplardan bir kaçı.
21 Aralık 2012′de bir gezegenin dünyaya çarpmasıyla kıyamet günü yaşanacağına ilişkin tezlere NASA internet sitesinde cevap verildi: “Maya takvimi bitmez.”
“Nibiru” gezegeninin çarpması sonucu 21 Aralık 2012′de dünyada büyük felaketler yaşanacağı ve medeniyetin sona ereceğine ilişkin tezlere NASA’nın internet sitesinde soru-cevaplarla açıklamalar getirildi. Soru-cevaplardan bazıları şöyle…

Soru: 2012′de dünyaya tehdit altında mı? Birçok internet sitesinde, Aralık 2012′de dünyanın sonunun geleceği söyleniyor.

Cevap: 2012′de dünyanın sonu gelmeyecek. Gezegenimiz 4 milyar yılı aşkın bir süredir yuvarlanıp gidiyor ve dünya çapında sözüne güvenilir bilim insanları 2012 ile ilişkili bir tehdit konusunda bilgi sahibi değil.

6 Aralık 2012 Perşembe

(21 Aralık 2012) FOTON KUŞAĞI ETKİSİ VE NİBİRU

21 Aralık 2012 FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU

21 Aralık 2012
Bu tarihte olması beklenen 2 felaket var!
FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU...

Sümerler tarafından, Nibiru, yani geçiş gezegeni ismi verilen, Babil astronomları tarafından ise Marduk olarak adlandırılan gezegendir. 2012 yılında dünyaya yakın geçiş yapacağı öne sürülmektedir. Zecharia Sitcin tarafından yapılan araştırmalara konu olmuştur. Dünyadan 4 kat daha büyük olduğu ve güneş çevresindeki turunun 3600 yıllık periyoda sahip olduğu bu araştırmalarda ortaya atılmıştır. Sitchin,Mısır ve Mezopotamya'daki araştırmaları esnasında eski uygarlıkların da bu gezegenden haberdar olduğunu saptamıştır.

Türkiye'de de yazar Burak Eldem konu ile ilgili bir kitap yazmış ve bu gezegenin eski uygarlıklar dönemindeki önemi ve 2012 yılında yapacağı öne sürülen yakın geçişle ilgili teoriler sunmuştur.

Teorilere göre 10. gezegen denen Nibiru (NASA'nın 2001 KX76 olarak katalogladığı gezegen) güneş etrafındaki 3657 yıllık her dönüşünüde dünya'ya yakın olarak gelip geçerken dünya üzerinde türlü felaketlere sebep olmaktadır. Bu seferki geçiş ise kimilerine göre 2012 yılında gerçekleşecektir. Güneş sistemimizdeki elemanlar olarak Zecheria Sitchin Güneş'i ve Ay'ı da cisim olarak ele aldığında 11 cisim söz konusu olmaktadır. Nibiru'yu bu sisteme eklediğinde 12 sayısına ulaşılmaktadır (Sümer tabletlerini çeviren Sitchin'e göre). Güneş ve Ay'ı saymazsak 9 gezegenden oluşan güneş sistemimizde Nibiru 10. Gezegen olmaktadır. Zecheria Sitchin'in kitabında anlatılan 12. Gezegen ile bugün tartışılan 10. Gezegen aynı gezegendir. Son zamanlardaki, Güneş sistemimizdeki gezegenlerin parlaklıklarındaki artış, Jüpiter'in uyduları ile arasında iyonize bir bağlantı oluşması, gezegenlerin manyetik çekim güçlerindeki artış, Jüpiter, Uranüs ve Neptün atmosferlerindeki sıradışı değişiklikler dünya üzerinden teleskoplarla izlenmektedir. Son aylarda tüm dünya'da görülen atmosferik anormallikler ve çeşitli büyüklükteki depremlerin yoğunluk kazanması ile ilgili açıklamalar 10. gezegenin gelişi ile ilgilidir.

FOTON KUŞAĞI ETKİSİ
(Işın çağına giriş olarak tanımlanmakta)
İndigo Dergisi
Haber: Didem Çivici

Foton Kuşağı Etkisi
Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz.

Edmun Halley tarafından keşfedildi
Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.

Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyorFoton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda:

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.

5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).

Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyorKuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar.

1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor.

Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak.

2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyorFoton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz.

Bütün canlılardaki değişim
Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.

Null Zone ve Schumann Rezonansı
Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, "Null Zone" (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve hortumlar gözlemleniyor. "Null Zone", bir başka deyişle, madde ve madde olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise "Null Zone"un tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek.

Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyorRus bilim adamları tarafından açıklanan değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma, florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu, magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların alındığı gezegenlerden.

Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne çalışmalar yapıyor
Dünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor. Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde.

Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya değişimi kabul edecek ve "bir" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız.

ÜÇ GÜNLÜK KARANLIK

F. Joseph Montagna tarafından derlenmiştir. (Kirael'in BÜYÜK DEĞİŞİM kitabından alınmıştır.)
Derin bir endişeyi ifade ederek başlamama izin verin. Üç Günlük Karanlık, korku ve panik ile değil, Dünya'nın 4. Boyuta yükselişi ile ilgilidir. Lütfen anlayın, bu sadece sizi yükseliş işlemine hazırlamak için bir girişimdir. Bu Değişim, sevgi ile ilgilidir, ve hissettiğiniz korku kendi seçiminizdir. Akıllıca seçim yapın, dostlarım, çünkü Değişim, farkındalığın uyanışının başlangıcı olacak.

Aslında Üç Günlük Karanlık, Dünya Ananın Foton Kuşağına girişi ile ilgilidir. Bu olay Üç Karanlık Günü kapsamaktadır ve bu Değişimin ya da 4. boyuta (5. boyuta) yükselişin müjdecisi olacaktır. Bu dönem boyunca size neler olacağı hakkında kısa bir özet yapmama izin verin. Bütün olay 7 ya da 10 günlük bir dönemde gerçekleşecek fakat lütfen bu rakamların kesin olduğunu düşünmeyin, çünkü 1 gün az ya da çok olabilir.

İLK GÜNİlk gün, tam tamına bir kargaşa hissi olacak. Bu korku yaratmak için tasarlanmamıştır. Evet, Yaratıcı korkuya izin verir, ama siz bu korkuya kapılmak zorunda değilsiniz. Bu yazıyı okuyanlar, o dönemde ortaya çıkacak olaylara önceden hazırlanmış olacak. Hala korkuyu önlemek için çaba sarf etmelisiniz, çünkü bu olay bütün Dünyada nüfuz edecek. Bu, herkesin korkularını iyileştirerek Değişimi gerçekleştirdiğinden emin olmak için Işık Varlıkları tarafından planlanmıştır. Ve yine, korku içinde yaşadığınız için, aslında bu korkudan birçok iyi şey yaratıyorsunuz. Korkularınızı iyileştirmek, tamamen, Yaratıcı'nın planının bir parçasıdır.

Bu, şimdi neden şu anki korkularınızı ele almanızın gerektiğinin başka bir nedenidir. Korkularınızın üstesinden gelmede ve onları yok etmede deneyim kazandıkça, Değişim ile daha iyi başa çıkabileceksiniz.

Bugünlerde uğraştığınız bazı korkularınız şöyle senaryolar içermekte: Faturalarım ödenecek mi? Evli kalacak mıyım, kalmazsam eğer ne yapacağım? Bütün paramı aptal bir yatırımda kaybedecek miyim? Evet, bunların hepsi gerçek, fakat yapmanız gereken tek şey probleme karşı koymak, ve onu (bilincinizde) berraklık yaratacak noktadan ele almaya hazır/gönüllü olmak. Böylece, daha az korkutucu ve yönetilebilir olacaktır.

İşte bu yüzden kendinizi tanıma çalışmalarınızı ve diğer derslerinizi zamanında tamamlamanız vurgulanmaktadır. Korkularınızın üstesinden gelmeyi mümkün olduğu kadar iyi öğrendiğinizde, Değişim bir kabustan çok bir macera haline gelecektir. Uygulama/çalışma mükemmeli getirir.

İlk gün boyunca, kitlesel hastalık ve görünüşte yıkıcı bölünme illüzyonu ile titreşeceksiniz. Tam anlamıyla 3. Boyutu terk edecek ve 4. Boyuta gireceksiniz, Foton Enerjisiyle birlikte. Dünyanın değişimini o güne kadar hiç deneyimlemediğiniz kadar çok hissedeceksiniz. İlk 12 saatte ya da gün boyunca, pek ortalıklarda dolanmak istemeyeceksiniz. Durağan kalmaya zorlanacaksınız.

Bu Dünya Ananın ani fren yapma yöntemidir. Bu dönem boyunca, kendini sarsacak ve birçok özelliğini yeniden düzenleyecek. Bütün bunların hepsi daha şimdiden planlanmıştır ve Dünya kendini yok etmeden ne kadar ileri gideceğini tabi ki bilmektedir. Bu sizin ilk işaretiniz olacak #8211; kitlesel kargaşanın ortaya çıkışıyla onu takip eden Dünya ananın gürlemeleri.

Buna göre daha önemli bir çok deprem yaşadınız bile. Aslında, bu sefer depremler hemen hemen sıradan bir hale gelecek. Sizin 8 ya da 9 Rihter Ölçeğinizden bahsetmiyorum, daha çok 5 ya da 6 hatta daha az, çünkü bu Dünya Ananın kendini Değişime hazırladığına işaret etme şeklidir. Bununla birlikte, kendini, boyut enerjisinin 3.den 4.ye ilerlediği ve Foton Kuşağı enerjisinin Dünyayı içine çekmeye başladığı son Değişim pozisyonuna yerleştirdiğinde, 3. Boyuttaki son dönüş aşamasını hazırlayacak. Sonuç olarak, yaklaşık ilk günün 12 veya 16 saat sonrası, kalan zamanlar tam anlamıyla zor olacak. Lütfen panik yapmayın! Kaç kere hatırlatılmaya ihtiyaç duyuyorsunuz biliyor musunuz? Lütfen panik yapmayın! Bu ilk saatlerde sakin kalabilirseniz, her şey yerine oturmaya başlayacak çünkü başlangıçtaki deprem sarsıntıları ve bölünmeler şiddetle azalmaya başlayacak.

Ortaya çıkmaya başlayacak diğer özellikler, sıcaklıkta ve güneş ışığında azalmalar içerecek. Daha sonraki birkaç gün boyunca hava akşam üstü gibi olmaya başlayacak. Bu noktadan itibaren çok fazla güneş ışığı görmeyeceksiniz, en az bu değişimi atlatana kadar.

Bu zaman süresince, dehşet verici bir uyanış meydana gelmeye başlayacak. Psişik / telepatik yetilerinize bağlı olarak, öbür tarafa geçmiş olan arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizinle iletişime geçebilecekler. Bu sizin, bir çoğunuzun daha önce hiç deneyimlemediği / yaşamadığı bir biçimde görevinizi yerine getirmenize imkan verecek. Bu, son yıllarda bir çok ruhsal rehberin size neden şiddetle MEDİTASYON yapmanızı önermesinin bir başka sebebidir. Bu söz vurgulanmalıdır, ona önem vermeniz gerektiği için.

İKİNCİ GÜN
Bu gün, artan karanlık bütün Dünya'ya nüfuz etmeye başlayacak, daha önce hiç yaşamadığınız / hissetmediğiniz bir soğukla birlikte. Bu derin bir soğuk olacak çünkü içinize işleyecek. Bu zamanda, karbon temelli olmayan diğer varlıklarla da bağlantı kuracaksınız. Bu, neden korkuya dayalı bir hayat yaşayamayacağınızın bir başka sebebidir, yüzleşeceğiniz şey en büyük sınavınızın bir kısmı olacak. Anlamanız gereken tek şey; BU BİR TEST! Yapmanız gereken şey Işığı üstünüzde tutmak, böylece farkındalığınız yükselecek ve sınav yok olacak.

Üçüncü gün, Dünya Ana tamamıyla Foton Kuşağına girmiş olacak ve Dördüncü Boyuta gerçek geçiş meydana gelecek. Bu zamanda, Foton Enerjisi Yeryüzünü tamamen saracak, ve Üç Günlük Karanlık başlayacak. Foton Kuşağının dış bandı, üçüncü boyutun özünü temizleyip dördüncü boyut enerjisini ateşleyebilmek için son derece yoğundur. Karanlık varolacak çünkü ışık parçacıkları o kadar yoğunlaşacak ki "yok" görünümü alacaklar. Bu dış banttan çıkış yaklaşık üç
gün sürecek ve tamamıyla karanlığın içine çekilmişsiniz gibi görünecek. Zamana takılıp kalmamaya çok dikkat edin, aldatıcı olacaktır ve enerjinin yerleşmesinin ve sakinleşmesinin daha uzun sürmesine sebep olacaktır.

Foton Enerjisi, içine girildikçe, güneş ışığını tamamen engelleyecektir. Bu gerçek bir karanlık oluşturacaktır. Foton Kuşağının özü güneş ışığını engelleyebilecek güçtedir. Her nasılsa, güneşin termal enerjisinin bir kısmı Foton Enerjisini delip geçebilecektir, böylece bir "Buz Çağı" yaşamayacaksınız. O kadar şiddetli olmayacak ama inanın ki çok soğuk olacak. Bedeniniz, bir çoğunuzun deneyimleyeceği hareketsizliğin karşılığında titreşimsel bir değişime uğrayacak.

Dışarıya çıkıp sorunları halletmeye çalışmak hiçbir şey ifade etmeyecek. Aşağı inip köşedeki dükkan açık mı diye bakmaya gitmeye çalışmak gerekmeyecek. Açlıktan ölmeyeceksiniz. Üç günde kimse açlıktan ölmez. İlk aşamada, ****bolizmanız değişecek böylece yemek ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Onun yerine sadece çok hafif maddeler yiyeceksiniz. Başlangıçta, sadece Yaratıcının Işıktan oluşturduğu bitki alemi var olacak. Bu, Yaratıcının size sağladığı ama her nedense bu noktaya kadar akıllıca yararlanamadığınız bir şeydir. Artık bu bitkileri sadece akıllıca kullanmakla kalmayıp titreşimlerinin gerçek özünü / aslını da öğreneceksiniz. Eminim ki bazılarınız bu duruma uyumlanmakta zorluk çekecek, fakat birçoğunuz bu yeni yiyecek kaynağından zevk alacak.

Aynı zamanda bu olay gerçekten Yeryüzünü içine çekecek, bu olayı tamamıyla yaşamak kaderinde olanlar, titreşimsel beden transferi ve hareket birliği hakkında zaten bilgilenmiş durumda olacak, böylece fiziksel öz tamamen korunmuş olacak. Bütün bu günlük / olağan seviyede öğrendiğiniz şeyler çok uzak gelecekte olmayan o zamana bir hazırlanış şekli.

Bu üç günlük karanlık ve soğuk döneminin ortasında, dünya populasyonunun çoğu güçsüz ve hareketsiz halde olacak. Öyle yavaşlamış olacaksınız ki bu üç gün şimdiki zamandaki gibi geçmeyecek, ve böylece korkunun bir kısmı ortadan kaldırılmış olacak. Yoğunluğun bu kısmından geçişinizi zar zor hatırlayacaksınız. Bu olay başladıktan ve üç günün ilk gününü geçirdikten sonra, kendi içinizde tamamen kış uykusu halini alacaksınız.

GEÇİŞTEN SONRA
Bu karanlık günlerden çıkışınız en uç beklentilerinizin bile ötesinde olacak. Karanlık dağılınca, günışığı gelmeden önce başka bir 2 ya da 3 günlük bir dönem yaşayacaksınız. Bu dönemde hava akşam karanlığı gibi olacak. İlk adımınızı attığınızda daha önceki gibi ayaklarınızın artık yere değmediğini farkedeceksiniz. Havada sıçrayabildiğinizi, bir süre orada kalabildiğinizi, yavaşça yere inebildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni enerjinin hala yoğun olduğu bölümler olacak, yani bazen aldatıcı durumlar olabilir.

Bedeninizin içinde hareket eden bir şey hissedeceksiniz, ve bedeninizi içinizde ışık saçan bu yeni enerji ile doldurabildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni sizi içine çeken bu yeni hissi seveceksiniz.

Bu yenilikle baş etmeyi yeni realitede size yardımcı olacak öğretmenlerin rehberliğinde öğrenmeniz iki yıldan dört yıla kadar bir zaman dilimi gerektirecek. Bu öğretmenler paylaştıkları için onurlandırılacaklar ve siz de onları takdir edeceksiniz. Şimdi neden hepimizin derslerimizi Geçişten önce tamamlamamız gerektiğini anlamaya başlıyor musunuz? Böylece, daha sonra bunları deneyimlemeye gerek kalmayacak.

Tamamlanmamış her deneyimi direkt olarak bu yeni realiteye taşıyacaksınız, bu nedenle Geçişten önce mümkün olduğunca hazır olun ki diğerleri yeni hızda ilerlerken siz değerli vaktinizi onlarla boşa harcamayın.
Onca zaman geçmesine rağmen neden hala acıkmadığınızı merak edeceksiniz. En ufak bir açlık hissetmemekle kalmayıp, vücudunuzdaki yağlar / şişmanlık da, hepsi olmasa da çoğu, yok olacak. En sonunda açlık duyduğunuzda, Yaratıcının bizim için yetiştirdiklerini yemek ihtiyacı hissettiğinizi fark edeceksiniz. Aslında hep orada olan ama daha önce asla farkedemediğiniz bitkileri göreceksiniz. Birini alacak, ağzınıza atacaksınız ve o da yavaşça ağzınızda çözülecek ve siz de enerjisinin sisteminizde ortaya çıkışını hissedeceksiniz. Ve sonra birden değişik nefes aldığınızı fark edeceksiniz. Nefesiniz başınızın tepesinden gelecek ve alışılmadık bir biçimde tamamen bedeninizi dolduracak. Böylece, Geçişten sonraki ilk birkaç gün, daha önce deneyimlediğinizden, alışık olduğunuzdan farklı olan her şeyle işlev görmeyi öğrenmekle geçecek.

Bir çok yeni şey, yeni ve aydınlanmış düşüncelerinizi meşgul edecek. Bütün düşünme sisteminiz fazlasıyla açık olacak, ve hafızanız hazır olduğunuzun da ötesinde olacak. Yaklaşık 2000 yıl boyunca Dördüncü Boyutun zevkine varacaksınız.

Genel anlamda, dostlarım, bu sarsıcı bir dönem gibi görünmesine rağmen, (bu dönem) toplu aydınlanma sürecinin başlangıcıdır. Hepiniz, bir çok yaşam boyunca yükselişin tamamını hatırlamak için hazırlanıyorsunuz. Hiçbir şey boşa gitmemiştir. Derslerinizi büyük bir ilgiyle ve istekle öğrenin, böylece eski bavullarınızı yeni ve heyecan verici çağa taşımamış olursunuz.

Her birinizin yaşam planı belli başlı deneyimleri içerir ve her deneyim yeni bir anlayış düzeyi yaratmak için tasarlanmıştır. Bir dersi kısa kesmeyi seçtiğiniz her seferinde, o ders, daha sonra üstünde çalışasınız diye yeni realiteye ertelenir. Deneyimleme ihtimallerini asla geri çevirmeyin.

Her şeyin geçmişte hayalini kurduğunuz bir yere taşınmış olduğu yeni bir enerjide uyandığınızı düşünün. Çevrenize baktığınızda ve hayatın potansiyellerini incelediğinizde, hayat göz alıcı güzelliktedir. Ve sonra, yeni bedeninizi ve onun yeni enerjideki yetilerini anlamaya başlarsınız. Her nasılsa, tamamlanmamış öğrenim durumuna uygun olarak, Yüksek Benliğiniz, daha önce kaçtığınız belli başlı deneyimleri tekrarlamak zorunda olduğunuz bir plan yapar. Tüm varlığınızla yeni enerjiyi deneyimlemek / yaşamak isterken, bütün dersler tam öğrenilmeden bir adım dahi ileri gidemeyeceksiniz. Bu yüzden hiç bir ihtimali göz ardı etmeyin. Yüksek Benliğinizin sizin için yarattığı her şeyi büyük bir arzuyla tamamen öğrendiğinizden emin olun, çünkü bu sizin yeni bin-yıla girişinize izin verecek.

Bu sadece başlangıç. Bu kısa süre zarfınca toplam deneyimi yargılamayın, ve en önemlisi PANİKLEMEYİN!

4 Aralık 2012 Salı

DİNLERİN İŞGALİ

DİNLERİN İŞGALİ
1318’de Tapınak Şövalyelerinin imhaları esnasında baş üstat Jack de Molay’ın öldürülüşü esnasında “Bütün feodallerin yeryüzünden silineceğine dair” yapılan “Mason Yemini” olayı ile önce küçük burjuvazinin ortaya çıkışı, Magna Carta, Fransız Devrimi, Napolyon işgallerine karşı milliyetçilik akımlarının desteklenmesi, sanayi devrimi ile körüklenen “işçi eylemleri, kadın hakları ve sayısız özgürlük” hareketlerinin başarıya ulaşmalarını takiben I.ve II. Dünya Savaşlarının “Almanya’ya Avrupa’nın idaresinin verileceği” vadiyle Siyonist mason sermayece körüklenmesini bütün Avrupa’nın yıkılması ve sömürgelerinin elden çıkması izlemiştir. Birinci Dünya Savaşını Rus Çarlığının yıkılarak yerini sözde sosyalist SSCB’ye bırakması ile 20.yy. “Komünizm geliyor, din ve saltanat gidiyor” kaygısının Avrupa ve geri kalmış diğer ülkelerde pompalanması ile yaratılan “soğuk savaş” ortamında “Sovyet Tehdidi” yalanıyla geçmiştir. Bu olaylar sonucunda gerçekten feodaller yıkılmışlardır, yerlerini uydurma cumhuriyetlere, diktatörlüklere bırakmışlardır.
1991’de işbirlikçi ajan Mihail Gorbaçev’in çabalarıyla SSCB yıkılmış ve bir tehdit olmaktan çıkarılmıştır.


Bediüzzaman-ı Said- Kürdi'nin hocam
dediği Mason Cemalledin Efgani

19. ve 20. Yüzyılları “Demokrasi İhracı” ile geçiren mason sermaye, 21.yy. başlarken Afganistan ve Irak işgallerini Libya işgali ve Müslüman ülkelerde bu iki yüzyılda kendi çıkarttığı, Arabistan’da Vehhabilik, İran’da Bahailik (Nurculuk), Hindistan’da Ahmediye- Kadıyanilik, Türkiye’de bunların toplamı olan Nurculuk ve Fethullahçılık = Ilımlı İslam konseptleriyle “kendi kurduğu dinler ve feodaller üzerinden “feodal köleci toplumu” dayatmaktadır. İlan ettiği Haçlı Seferiyle de hedef kitleleri ve ülkeleri “karşı koyamaz” hale getirmektedir.
“Yeryüzünü Mason Tapınak Şövalyelerinin yönettiğini iddia eden J. Douglas Kenyon’un “Forbidden Religion-Yasak Din” eserinden yukarıda yaptığım çeviriyi okudunuz. Eğer, gerçekten yeryüzünü yöneten böyle güçlü mistik değerleri üstün tutan son derece güçlü-örgütlü bir tarikat var ise ki öyle görünüyor, bu durumda son 600 yılın tarihinin yeniden yazılması gerekir. Çünkü örgütlü mistik tarikatların icraatları “materyalist bakışla” yorumlanırsa insanlar asla özgürleşemeyecek demektir. Bu “şeytanın şeytanlığı kendisinin olmadığına insanları inandırmaktır” deyişini haklı çıkarmaktadır.
Şeytanı görüp tedbir almadıkça yeni şeytanlıkların kurbanı olacak yeryüzü insanlık ailesi bu mistik tarikatın “kertenkele tanrılarını doyuracak kurbanlar” olmaya devam edecektir. Her gün yıkılan yeni devletler, kurulan yeni rejimler, köleleşen emekçiler ile yeryüzü daima “kötüye yönelen yüzünü” asla doğruya, iyiye, güzele çeviremeyecektir.

Yahudilerin “ataları/ babaları” olduğunu iddia ettikleri İbrahim’e vaat edilen Kenan Toprakları onlar için hedef olmaktan çıkmış, dünya ellerine geçmiştir. Şimdi ise sıra “yalnız Yahudilerin yaşadıkları yeryüzü” özlemine gelmiştir.

Araştırmacı yazar Bertan Onaran Cumhuriyet Gazetesine yolladığı 06.Mayıs.2009 tarihli yazısında Siyonist Yahudilerin değişmez ilkelerini şöyle sıralamaktadır:

-Vaad edilen topraklarla sınırlı kalmayacak olan Yahudi devletinin sınırları sonsuza dek kesinleşmeyecektir!
 (Demek ki dünyayı verseniz yetmeyecek!)
- Hiçbir ülkenin toprak mülkiyeti savı kabul edilemez.
- Terörün bir savaş yöntemi olarak kullanılması engellenemez.
- Yahudi dininin temel ilkesi, ‘Haşmadet goyim’dir, yani Yahudi olmayanların ortadan kaldırılmasıdır.”

II. Bayezit döneminden bu yana Avrupa’da meydana gelen Yahudi kıyımlarının arkasında Tapınak Şövalyeleri içinde örgütlenen Siyonist yapılanmanın Bir İsrail kurmak amacıyla bunları gerçekleştirdiği ortaya çıkmaktadır.

Sömürgeci mason küresel sermayenin son iki yüzyılda uydurduğu dinler, içimizdeki Müslüman ve Solcu maskeli dönme, devşirmelerin başa geçirilmeleriyle halka kabul ettirilmiş ve halk farkında olmadan eski dini inançlarından ve tarihi değerlerinden uzaklaştırılmış, bağımsızlık, özgürlük, vatan, adalet kavramlarından uzaklaştırılmış, darbelerle de sindirildiğinden, dayatılan “kendini kurtar gerisini boş ver” mantığına dayalı olarak ahlaki değerlerini kaybetmiş, hileci, yalancı, bencil, toplumsal değerlerden uzak, haksızlığı sineye çekmeye alıştırılmış, adalete güvenini kaybetmiş, sermaye şirketlerince dayatılan teknoloji, sömürülmeyi doğallaştıran kültürel ürünleri takiple uğraşan, cinsel yönden sapıttırılmış, eşcinsel ve aile içi “ensest” ilişkilerin “olağanlaştırılarak” kabul ettirildiği, kadın ve çocuk hakları ve daha nice olmadık “hak ve özgürlük” emperyalizmi, azınlıkların isyanları ve eğitim kurumlarında insanları uyutan dayatmaları başımızdaki şerefsizlerce sürdürmektedir.

Bağlılıkla sürdürülen bu siyasetlerin en günceli kampanyasını yürüttükleri “Üçüncü Dünya Savaşı’nın” eşiği olan Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projeleri çalışmaları milletleri birbirlerine kırdırarak yeryüzünde yalnız Yahudilerin yaşadığı bir toplum yaratmaktır.

OSMANLI'DA GİZLİ TARİKAT İZLERİ


 Osmanlı'da Dünyayı Yöneten Gizli Güçler veya Tarikatların İzleri;

Piri Reis birincisini 1513'de Yavuz Selim döneminde diğerini de 1528'de Kanuni Süleyman döneminde olmak üzere iki dünya haritası çizmiştir.
Kanuni kendisine sunulan haritayı eline alınca "-Dünya ne küçükmüş!"  diyerek haritayı yırtmış ve "-Doğusu bize ait" demiş.
Bu iddia bana,Evliya Çelebi Seyahatnamesinde geçen II.Bayezit'in dünyanın etrafında uçarak gezen dervişlerle keşiflerin ona önerilmesi olayını hatırlattı.

Bu gün de Rotschıld Yahudi Ailesinin 500 yıldır dünyayı yönettiği iddiası var ya,ona aynen de uymakta olan bu olay,Evliya'nın anlattığına göre şöyle olmuştur;
Bu iki derviş,"-Kafirler,yeni yerler keşfedecekler ve büyük topraklar kazanacaklar.Onların çok kıyım yapacaklarından korktuğumuz için siz bu keşifleri yapın da biz de yardım edelim" demişlerdir.Ancak,Beyazıd-ı Veli yani II.Beyazıt bunu istememiştir.
Mehmet Soylu adlı araştırmacı yazarın,"Piri Reis'in Şifresi" adlı kitabı ile ilgili olarak yayınlanan bir söyleşsindePiri Reis'in kaleminden yaptığı şu tespitler ilginçitir.Pusula dahil bütün haritacılık eğitimi her şey kendisine öğretilmiştir;

HARİTANIN BEYANI
Artık pusulanın ne olduğunu bildin,
Şimdi de haritanın durumunu dinle!
Hem pusulayı hem de haritayı gerçekten bil,
Çünkü Onu Süleyman Peygamber gerçekleştirdi.
(Ta Sûleymanu’n-nebî ıtdi tasih)
Zira ona, insanlar, cinler, vahşi hayvanlar,
Kuşlar ve karıncalar tabi olmuştu.
Bu Hakk’ın emridir, bu sözü yabana atma.
Şüphesiz, deniz ilmi de ötekiler gibi onun emrinde idi.
Denizler ona mil mil ma’lum oldu
Ve şimdi bu hayrın ondan kaldığı söylenir.
Zira harita, irtifa almakla ve mum aramakla çizilemez.
İrtifalar haritadaki, sığları ve taşları göstermez;
Mühendisler bundan hiç yararlanamazlar.
…………………. Kitab-ı Bahriyesi’nde I.cilt sayfa:79
Gizemli Mason Sembolü
Son olarak Piri Reis Bahriye Kitabı’nda Cil-1 Sayfa:82’de şöyle der:
……………
Tam onaltı kısma böldüler inan,
Merkez onun tam orta yerine düşer.
Bu onaltının birinden öbürüne
Ki çekerler çizi hep yerli yerine
Biz çizginin iki başına adip hesap
İkişerli olur otuziki cevap,
Dinle şimdi bu harita ilmini,
Ta bilesin halini ahvalini….
 

Sanki Kuran ayetlerinin vahiyle gelişi gibi ilahi dille yapılan bu anlatımda,haritayı Piri Reis'in yanında bir takım varlıklar göstere göstere çizmişler ve nedenini,niçinini öğretmişlerdir. 
Örnek olarak,"Artık pusulanın ne olduğunu bildin" ifadesinde geçen "bilme" Adem'in Havva'yı "bilmesi"  anlamındaki kadar "derinlemesine,içine girerek ayrıntılarıyla bilme" anlamında kullanılmıştır.
Piri Reis de gemiciliği ve korsanlığı "dini-mistik değerlerle" amcası Kemal Reis'ten öğrenmiştir.O zaman kadar mevcut olmayan bir haritayı çizmesini açıklamak için de mistisizm en mantıklı yoldur.Bu anlatma tarzı zaten vardır.
Bu yüzden ortaçağın her şeyi dinle açıklayan mantığı içinde reisin anlatım şeklini tuhaf karşılamamak gerekir.
Sanatkarların bile çıraklıktan kalfalığa kadar olan yükselme sınavlarında,"acemili dönemleri 35 yıl gibi zaman aldığından,soruların mesleki olmaktan çok mesleğin pirleri,meslekteki mucizevi halleri ve mesleklerin piri kabul edilen peygamber veya melek kabul edilen kişilikler hakkında bilgiler sorulurdu.
Piri Reis'in aşırı mistik ifadelerini günümüz mantığıyla düşündüğümüzde "peygamber veya meleklerce ya da uzaylılarca  eğitilimiş" bir kişilik olarak yorumlamak olasıdır.O zamanın şartlarında ise her şey "dini terminoloji" ile izah edilmekteydi. Bunun göz önüne alınmasında fayda vardır diyorum.

Diğer yandan Evliya Çelebi'nin II.Bayezit'i "Veli"  olarak anlattığı ilginç,mistik abartılı bir olayı gene Seyahatnamesinin I.Cildinde dile getirmiştir.Olay şöyledir;
Bir gün II.Bayezid nefsi ile kavga etmeye başlar ve nefsinin onu ele geçirmesinden kurtulmak için,vezirlerinin önünde ;
  
"-Ey nefis içimden çık" der ve ağzından küçük bir yaratık çıkarak yere düşer.Vezirlerine,"- Hemen onu çiğneyerek öldürün" diyerek nefsini öldürtür.
Bu düşünce tarzına sahip bir padişahın "dünyayı yönetmesi" düşünülemez.Olsa olsa Sinoplu Diyojen gibi filozof olur.
Büyük keşiflerin onun saltanatı döneminde tamamlanması,Osmanlı'nın ve Müslüman dünyasının uyuya kalmasının "dünya malına minnet etmeyen,kanaatkar Müslüman" tasavvufi felsefesi ile açıklanması o zaman için muhteşemdir.
Eğer böyle "güç dağıtan" bir tarikat ya da göksel kripto kişilikler gerçekse  oğlu Yavuz Selim'in onun gibi düşünmediğini ve "Bizans Haritasına" razı olmak zorunda kaldığı anlamı da çıkarılabilir.
Barbaros Hayretin'in Sancağı-Mason
Piri Reis'in anlatım tarzına uygun olarak düşünüldüğüne,Evliya Çelebi'nin iddiası doğruluk kazanmaktadır ve II.Bayezit bu davranışı ile bir "Cihan İmparatorluğunu" ret etmiştir,resmen tepmiştir.Tahtı babasını öldürerek alan Yavuz'da gelen Piri Reis haritasını "atı alanın Üsküdarı geçmesi" yüzünden işleme koymamıştır.Kanuni ise yırtmış veya yırtılmasına engel olmamıştır.
Yani Yavuz tahta geçtiğinde Müslüman "II.Bizans Saltanatına" razı olmuştur.Oldukça mesnetsiz ve bu yazıya yakışmayan bir tespit olsa da bu konunun yazılması gereğini düşündüm.

İncil'e göre,Yuhanna'ya Vahiyler bölümünde şeytanın sayısı "6"dır.Allah'ın da sayısı "6"dır.İsa'nın da "6"dır.İnanmayan Zebur'un Süleyman Mabedi bölümünü okusunlar.Allah'a yapılan mabedin ölçülerinden Süleyman'a getirilen altınların miktarı hep "6" ve katları şeklindedir.

Hürrem Sultan'ın 1506 doğumlu olması da ilginçtir;
((1+5=6;-0+6=6) Yanyana "66",toplam "12" bölündüğünde iki adet "6".Bu sonuçtan İncil'e göre "Şeytan" anlamını çıkarırsak ki o da Allah katında bir melektir ve sayısı doğal olarak "6"dır.

Haritanın yırtılması,parçalanması olayı ise Hürrem'den başkasının işi olamaz.450 kadının bulunduğu,12 kadar eşi,gözdesi,ikbali ve hiç bir kadına bağlanması da söz konusu olmayan bir padişahı hipnoz etmişçesine kendisine bağlayan resimlerine bakılırsa pek de göze de hoş gelmeyen bu kadın tam bir "çocuk casustur".


Olaydan yaklaşık 500 yıl sonra 09.11.1929'da Topkapı Sarayı Harem bölümünde,Hürem Sultanın odasında  haritanın bulunması ise bu iddiayı güçlendirmektedir.İddialara göre,Piri Reis'in amcası Kemal Reis'in korsanlık günlerinde,papaz kızı Hürrem-Roksana cariye edilerek Kırım'dan Kemal Reis'in gemisiyle getirildiğinden,Piri Reis'e gıcığı büyüktür.

Eğer,dini açıdan kendi soyunu yeryüzüne hakim kılmak isteyen bir "şeytan"  veya şeytanın hizmekarı  ise (!) o zaman da gıcıklıktan ziyade devleti yüceltecek bütün kadroyu imha ettiğini düşünmek daha da mantıklı olabilir.
Rus Rahibinin kızı Roksana-Hürrem
Dünya hakimiyetinden Türkleri uzak tutmak için gelmiş bir Şeytan=Roksana-Hürrem.Bu kadın Kanuni'nin gözünü boyuyor,evlatlarını,en kıymetli vezirlerini öldürtüyor ama padişah "bir delik uğruna ne güneşler batıyor" haberdar olmuyor,düşünmüyor.Sonunda esrarlı bir şekilde askerlerinin ihaneti ve Zigetvar'da acayip bir ölüm ile son bulan yaşamı,ardından çuvallayan bir Osmanlı.

Beyazıd-ı Veli yani II.Beyazıt'ın "nefis mücadelesi" de "nefis=şeytana uymamak ve tanrısına sadık kalmak" ilkesiyle de izah edilebilir.Bu gün,Sümer'in Enki'si olan Şeytan'ın Adem ve Havva'dan  ve soyu Nuh'un Sam'ının nesillerinden yarattığı "Semitik" kavimlerin dünyayı yönetmesi, yer tanrısı şeytan Enki'nin dünyayı sahiplenme ve kökleri önceden var olan göklerden gelmiş kavimleri de silme mücadelesi midir?
Bu gün de "Yezidi (Şeytana tapan)  Kürtlerin" İlluminatici (Nurcu) dönme Ermeni ve Sabilerin Vehhabilik-Bahailik (Nurculuk)- Nurculuk siaysetleri ile,devleti ele geçirmeleri,"sıfır sorunlu dış siyaset" derken devleti iki kez Rus ve İsrail savaşının eşiğinden döndürmeleri de acaba bu şeytanın son darbe eylemleri midir?
Küresel Sermayenin kitabı şeytana dayalı İbrani dinlerin kitapları olunca,olayları dini açıdan yorumlamak da gerekli oluyor.Bilimsel olarak bu kavramları her ne kadar ret etsek de,"sinsi hesaplar yapan mistik tarikatlaırn" faaliyetlerini engelleyecek bir çaba Fransız,Rus ve Çin devrimlerinden beri görülmemektedir.Bu tarikatlar yeryüzünün idaresini üstlenmişlerdir.

Bu nedenle bu şeytanları "yok" saymak onların palazlanmasına yaramakta olduğundan varlıklarını kabul ederek "mücadele etme" yolunu seçmek,bunda mistisizm gerekiyorsa onunla ne gerekiyorsa "fikri-ideolojik" ciddi bir mücadele yapılmalıdır.