Wikipedia

Arama sonuçları

4 Aralık 2012 Salı

DİNLERİN İŞGALİ

DİNLERİN İŞGALİ
1318’de Tapınak Şövalyelerinin imhaları esnasında baş üstat Jack de Molay’ın öldürülüşü esnasında “Bütün feodallerin yeryüzünden silineceğine dair” yapılan “Mason Yemini” olayı ile önce küçük burjuvazinin ortaya çıkışı, Magna Carta, Fransız Devrimi, Napolyon işgallerine karşı milliyetçilik akımlarının desteklenmesi, sanayi devrimi ile körüklenen “işçi eylemleri, kadın hakları ve sayısız özgürlük” hareketlerinin başarıya ulaşmalarını takiben I.ve II. Dünya Savaşlarının “Almanya’ya Avrupa’nın idaresinin verileceği” vadiyle Siyonist mason sermayece körüklenmesini bütün Avrupa’nın yıkılması ve sömürgelerinin elden çıkması izlemiştir. Birinci Dünya Savaşını Rus Çarlığının yıkılarak yerini sözde sosyalist SSCB’ye bırakması ile 20.yy. “Komünizm geliyor, din ve saltanat gidiyor” kaygısının Avrupa ve geri kalmış diğer ülkelerde pompalanması ile yaratılan “soğuk savaş” ortamında “Sovyet Tehdidi” yalanıyla geçmiştir. Bu olaylar sonucunda gerçekten feodaller yıkılmışlardır, yerlerini uydurma cumhuriyetlere, diktatörlüklere bırakmışlardır.
1991’de işbirlikçi ajan Mihail Gorbaçev’in çabalarıyla SSCB yıkılmış ve bir tehdit olmaktan çıkarılmıştır.


Bediüzzaman-ı Said- Kürdi'nin hocam
dediği Mason Cemalledin Efgani

19. ve 20. Yüzyılları “Demokrasi İhracı” ile geçiren mason sermaye, 21.yy. başlarken Afganistan ve Irak işgallerini Libya işgali ve Müslüman ülkelerde bu iki yüzyılda kendi çıkarttığı, Arabistan’da Vehhabilik, İran’da Bahailik (Nurculuk), Hindistan’da Ahmediye- Kadıyanilik, Türkiye’de bunların toplamı olan Nurculuk ve Fethullahçılık = Ilımlı İslam konseptleriyle “kendi kurduğu dinler ve feodaller üzerinden “feodal köleci toplumu” dayatmaktadır. İlan ettiği Haçlı Seferiyle de hedef kitleleri ve ülkeleri “karşı koyamaz” hale getirmektedir.
“Yeryüzünü Mason Tapınak Şövalyelerinin yönettiğini iddia eden J. Douglas Kenyon’un “Forbidden Religion-Yasak Din” eserinden yukarıda yaptığım çeviriyi okudunuz. Eğer, gerçekten yeryüzünü yöneten böyle güçlü mistik değerleri üstün tutan son derece güçlü-örgütlü bir tarikat var ise ki öyle görünüyor, bu durumda son 600 yılın tarihinin yeniden yazılması gerekir. Çünkü örgütlü mistik tarikatların icraatları “materyalist bakışla” yorumlanırsa insanlar asla özgürleşemeyecek demektir. Bu “şeytanın şeytanlığı kendisinin olmadığına insanları inandırmaktır” deyişini haklı çıkarmaktadır.
Şeytanı görüp tedbir almadıkça yeni şeytanlıkların kurbanı olacak yeryüzü insanlık ailesi bu mistik tarikatın “kertenkele tanrılarını doyuracak kurbanlar” olmaya devam edecektir. Her gün yıkılan yeni devletler, kurulan yeni rejimler, köleleşen emekçiler ile yeryüzü daima “kötüye yönelen yüzünü” asla doğruya, iyiye, güzele çeviremeyecektir.

Yahudilerin “ataları/ babaları” olduğunu iddia ettikleri İbrahim’e vaat edilen Kenan Toprakları onlar için hedef olmaktan çıkmış, dünya ellerine geçmiştir. Şimdi ise sıra “yalnız Yahudilerin yaşadıkları yeryüzü” özlemine gelmiştir.

Araştırmacı yazar Bertan Onaran Cumhuriyet Gazetesine yolladığı 06.Mayıs.2009 tarihli yazısında Siyonist Yahudilerin değişmez ilkelerini şöyle sıralamaktadır:

-Vaad edilen topraklarla sınırlı kalmayacak olan Yahudi devletinin sınırları sonsuza dek kesinleşmeyecektir!
 (Demek ki dünyayı verseniz yetmeyecek!)
- Hiçbir ülkenin toprak mülkiyeti savı kabul edilemez.
- Terörün bir savaş yöntemi olarak kullanılması engellenemez.
- Yahudi dininin temel ilkesi, ‘Haşmadet goyim’dir, yani Yahudi olmayanların ortadan kaldırılmasıdır.”

II. Bayezit döneminden bu yana Avrupa’da meydana gelen Yahudi kıyımlarının arkasında Tapınak Şövalyeleri içinde örgütlenen Siyonist yapılanmanın Bir İsrail kurmak amacıyla bunları gerçekleştirdiği ortaya çıkmaktadır.

Sömürgeci mason küresel sermayenin son iki yüzyılda uydurduğu dinler, içimizdeki Müslüman ve Solcu maskeli dönme, devşirmelerin başa geçirilmeleriyle halka kabul ettirilmiş ve halk farkında olmadan eski dini inançlarından ve tarihi değerlerinden uzaklaştırılmış, bağımsızlık, özgürlük, vatan, adalet kavramlarından uzaklaştırılmış, darbelerle de sindirildiğinden, dayatılan “kendini kurtar gerisini boş ver” mantığına dayalı olarak ahlaki değerlerini kaybetmiş, hileci, yalancı, bencil, toplumsal değerlerden uzak, haksızlığı sineye çekmeye alıştırılmış, adalete güvenini kaybetmiş, sermaye şirketlerince dayatılan teknoloji, sömürülmeyi doğallaştıran kültürel ürünleri takiple uğraşan, cinsel yönden sapıttırılmış, eşcinsel ve aile içi “ensest” ilişkilerin “olağanlaştırılarak” kabul ettirildiği, kadın ve çocuk hakları ve daha nice olmadık “hak ve özgürlük” emperyalizmi, azınlıkların isyanları ve eğitim kurumlarında insanları uyutan dayatmaları başımızdaki şerefsizlerce sürdürmektedir.

Bağlılıkla sürdürülen bu siyasetlerin en günceli kampanyasını yürüttükleri “Üçüncü Dünya Savaşı’nın” eşiği olan Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projeleri çalışmaları milletleri birbirlerine kırdırarak yeryüzünde yalnız Yahudilerin yaşadığı bir toplum yaratmaktır.

Hiç yorum yok: