Wikipedia

Arama sonuçları

9 Kasım 2012 Cuma

Nazi UFO Teknolojisi

Nazi UFO Teknolojisi
Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri...
 
Büyük Üstad Rudolf Steiner ve öngörüleri:
Günümüzde ve yüzyılımızda yaşamış en önemli düşünürlerden birisi Antropozofi Derneği kurucusu Avusturyalı Dr.Rudolf Steiner (1861-1925)’dır.Steiner bir duru görü medyumu idi.O, başka boyutları gördüğünü ve insan kalbinin derinliklerinde yaşananları hissettiğini söylüyordu.Steiner geleceği inanılmaz bir doğrulukla  tarif etmişti, materyalist bilimin çılgınlığının bir felakete neden olacağını, tüpte doğan insanları ve geleceğin biyoloji mühendisliğini bir korku filmini anlatır gibi anlatıyordu.İnsanlığın geleceği yaşayan canavarlarla, ruhsuz, tanrısız, insan dışı, kompüterize, böceğe benzer, krom ve plastikten yapılma yaratıklarla doluydu.
R.Steiner, gelecek yıllarda büyük savaşların yaşanacağını ve insan kalbinin büyük yaralar alacağını 1917’de öngörmüştü. ‘‘Karanlığın Güçleri’’ insan evrimini engellemek kararındaydı, bunun için de insanlarla birleşmeleri gerekiyordu.Böylece evrim dönüşecek ve ortaya planlı melez bir ırk, yani yaratık- insan çıkacaktı.Ona göre ırkımızın büyük bir kısmı yok olacak, geriye kalanlar  yaratıklara, yani cin’imsi varlıklara tapan süprüntüler olacaktı.Peki kim bu yaratıklar? Steiner’e göre bunlar yukarda sözünü ettiğimiz biyolojik yaratıklardı.Yani gelecek bizim var edeceğimiz kötü varlıklarla doluydu.İnsan, cin ve uzaylı inancıyla kendi felaketine yol açmakta ve kurgulanmaktaydı.
Kara Güneş ve Zaman Yolculuğu:
Zaman Yolculuğu Mümkün mü?
Zamandayolculuk yapılabilir mi, sorusunun yanıtı dört boyutlu uzay zamanda kapalı zamansal eğriler(1) bulunup bulunamayacağına gelmiş oluyor.
(1) Eğer bir uzay zaman eğrisinin  üzerindeki her noktada hız vektörü zamansal çıkıyorsa, bu eğriye zamansal eğri denir.
Bilim ve Teknik Dergisi, s.335, Ekim 1995) Bir evren modelinde, eğer uzay zamanda kapanan zamansal eğriler bulunuyorsa, bunlardan birini yörünge eğrisi olarak kabül edecek olan cisim, hep zamanın akış yönü doğrultusunda giderek tekrar ilk konumuna , yolculuğa başladığından daha  önceki bir anda ulaşılabilir.İşte ‘‘Zaman Makinesi’’ bu tür evren modellerine verilen isimdir.Bu tanımlanan anlamda ilk zaman makinesi 1949 yılında ünlü matematikçi Kurt Gödel tarafından bulundu.Kip Thorne’un 1988’de öne sürdüğü zaman makinesi, Gödel’inkinden farklı uzay zaman topolojisine sahipti.Thorne’un topolojik işlemi fiziksel uzay zamanda yapıldığı zaman, uzay zamandan bir nokta delip çıkarmak, bir karadelik yaratmak anlamına geliyordu.Birbirine komşu iki nokta delip çıkarmak, birbirine yakın iki karadelik  bulmak demektir.İki deliği birbirine bir tüple bağlayıp kapatmak, iki karadelik arasında bir tüp geçitle  bağlantı sağlamak  demektir.(Buna solucandeliği yada wormhole diyenler de var). Kip Thorne ve Richard Gott gibi fizikçiler zaman yolculuğunun teorik olarak mümkün olduğunu söylemektedirler.
1923 de Hitler döneminde Thule örgütüne  mensub çekirdek bir kadro ‘‘Kara Güneş Tarikatı’’ adı altında özel bir projeyi yürürlüğe koydular. Bu projenin amacı ‘‘Zaman Yolculuğu’’nu gerçekleştirme idi.Bu proje illuminati denen bir başka tarikatın ( Gümüş Yıldız Tarikatı) grup üyeleri ile bir araya gelinerek tasarlanmıştı.
 Bu zamanda yolculuk deneyi ruhsal ve psişik enerjiyi majikal bir teknikle açığa çıkartarak gerçekleştirilecekti. Düşünce güçlerini zamanın akışı üstüne yönelten grup üyeleri belli bir düzeyin üstüne çıkan psişik bir enerji konsantresi sonucunda uzay zamanda küçük bir boyutlar arası pencere açmayı başarmışlardı.Bu zamanda açılan çatlağın 1943 yılında Amerika’da gerçekleştirilen ‘‘Philadelphia Deneyi’’ nin oluşmasına sebeb olduğu rivayetler arasındadır.
Thule tarikati  ile bağlantılı olan Vril örgütü üyeleri medyumsal ve sonra fiziksel temas yoluyla  Aldebaranlılar denen bir uzaylı medeniyetten uçan gemilerin ( UFO’ların) yapımı ile ilgili teknik bilgiler almışlardı.Aldebaranlılar 2.10 m uzunluğunda , badem gözlü, açık beyaz tenli, uzun sarı saçlı insanlardı. Bağlantı kuran Alman subayın iddiasına göre, bu insanlar bütün vucutlarını kaplayan tek parça düğmesiz ve fermuarsız giysiler giyiyorlardı.
‘‘Kara Güneş’’ örgütünün elindeki belgelerden anlaşıldığına göre, Reich-Almanyası Arianniler’le gizli bir anlaşma imzalamıştı.Bu anlaşmaya göre, Reich-Almanları ‘‘İç Dünya’’ denen bir yerde her türlü saldırıya karşı korunacak, ayrıca ileri teknoloji ve ileri spiritüel bilgilerle donatılacaklardı.Fakat bu teknoloji yalnızca savunma amaçlı kullanılabilecekti.
Robert Charroux ‘‘Andların Esrarı’’ adlı kitabında ilginç açıklamalara yer verir. Kitapta adı geçen  ünlü İtalyan kaşifi Gugliemo Marconi’nin öğrencisi olan, İtalyan fizikçisi N.Genovese’nin açıklamalarına göre, Reich-Almanyası’nın bu araştırma merkezlerinde dünya dışı  varlıkların yardımı ile hayret verici bilimsel gelişmeler olmuştu.Bu merkezde 1946’dan beri doğrudan güneşten gelen kozmik enerjiyi depolayabilen bir sistem mevcuttu.
Çetin BAL: Açıkcası ben kendi adıma Almanların 2.Dünya savaşı yıllarında UFO teknolojisini kullanarak Ay’a ve Marsa  ve dünyanın kutup bölgesine gidip orada üs kurduklarını pek düşünmüyorum.Dünya dışı uygarlıklarla medyumsal kanallar kullanılarak bağlantıya geçilmiş olabilir. UFO teknolojisi konusunda uygulamaya dönük kayda değer bilgiler alınıp bunlar denenmiş ve test edilmişte olabilir.Belkide bir kısım Nazi dönemi Alman ırkı mensubu kişiler dış dünyalıların yardımı ile gözlerden uzak belli bir bölgede koruma altına alınmış olabilirler.Onlara özel bir üs tahsis edilmiş olabilir.
Bir Kara Güneş örgütü mensubunun söylediklerine  göre bu kutup bölgelerine yerleşen  Reich Almanları uçan daire teknolojisini geliştirme imkanı bulmuşlardı. Söylenenlere göre bu araçlar Vril gücü ve anti-gravitasyon ile havalanıyorlardı.
Nazi bilim adamları manyetik güç alanları kullanılarak havalanan uçan disk teknolojilerini geliştirmişlerdi. Ve serbest enerji ile çalışan motorlara sahiptiler.Ve kristallerde bilgi depolama konusunda teknik atılımlar içindeydiler.Nazi bilim adamları Tibetli rahiplerden insanların şuurluluğunu ( ruhsal psişesini) yükseltmek için kristal tabletler denen bazı eşyalar almışlardı.Bu tabletler  2 boyutlu olmakla beraber, üçboyutlu bir görüntü verebiliyor ve 4.boyut deneyimini veya akışkanlık sürecini yaşatabiliyordu.Naziler Mısır piramitlerinde ve Uzakdoğu araştırma seferlerinde buna benzer değişik eşyaları toplamışlardı.Tibetli rahiplerden Atlantis, Mu, Agarta, Şamballa, Lemurya ve Hyperbor adlı kadim medeniyetler ve teknolojileri ile ilgili bilgiler almışlardı. Beklide Mısır piramitleri, uzaylı teknolojileri ve yıldız geçidi ( stargate) kavramlarıda Nazilerin bu araştırmaları ile ilgili olarak ortaya çıkmış kavramlar olabililer.
Thule örgütünün elinde bulunan  belgelere göre dünyamızın farklı boyutunda yaşamlarını sürdüren Hyperborlu’lar teknik olarak çok ileri bir düzeyde idiler.Onlar, bugün  bizim ‘‘UFO’’ olarak bildiğimiz , onlarınsa ‘‘Vril- ya’’dedikleri uçan disklere sahiptiler.Bu uçan diskler, birbirine zıt yönde dönen 2 manyetik alan yardımı ile yerçekimini yenerek, yükseliyorlardı..(Levitasyon = Havaya yükselme  ve yerçekimsizlik) ve ayrıca korkunç bir hıza ve manevra yeteneğine de sahiptiler.Bugüngü UFOlarda da Vril gücünün enerji potansiyeli ve güç kaynağı olarak kullanılmakta idi. (Vril = Eter, Od, Prana enerjisi, Çi, Kozmik güç, Orgon enerjisi olarakta bilinir.Akat’larda, Vril= En yüksek tanrı, tanrı gibi, anlamına gelmekte idi.)

Hiç yorum yok: