Wikipedia

Arama sonuçları

30 Kasım 2012 Cuma

Dropa Diskleri

Dropa hikayesi 12 bin yıl sonra aynı yerden yeniden başladı fakat bu kez takvimler 1938 yılını gösteriyordu. Olayların cereyan ettiği yer tam olarak Çin ve Tibet sınırlarındaki Baian Kara Ula dağlarıydı. Pekin Üniversitesi arkeoloji profesörlerinden Chi Pu Tei bir grup öğrencisiyle Himalayalar’daki mağaraları inceliyordu, mağara duvarlarında diğer tarih öncesi mağara resimleriyle hiç alakası olmayan çizimler vardı. Bu mağara duvarlarındaki güneş ay ve yıldızların çok gerçekçi çizimleri bulunuyordu. En şaşırtıcı keşif ise Dropa taşlarıydı. İlk bulunan taş öğrencilerden birinin ayağına takılınca ortaya çıkmıştı, taş bir disk şeklindeydi. Disk o kadar simetrikti ki biri tarafından ustalıkla şekillendirilmiş olmalıydı. Yaklaşık 30 santim çapındaki diskin tam ortasında bir delik vardı. 10 ila 12 bin yıllık olduğu tahmin edilen taş Mısır piramitlerinden bile eskiydi.
Araştırma devam ettikçe toplan 716 disk bulundu. Her taşın üstünde hiyeroglifler vardı. Ancak mikroskop yardımıyla seçilen harfler yeryüzündeki hiçbir dile benzemiyordu. Taşlar kazı alanındaki diğer bulgularla birlikte Pekin Üniversitesi’nin arşivine kaldırıldı. Batı dünyası Çinli bilim adamının keşiflerini ciddiye almadı.
1962’de taşların kaderi değişti. Tarih Akademisi’nden Prof.Dr. Tsum Um Nui disklerin üzerindeki yazıyı deşifre etmeyi başardı. Yazılar kafa karıştırıcıydı. Profesörün araştırmasını yayınlaması yasaklandı fakat Nui 1964’te araştırmasını ülkeden kaçırarak bastırmayı başardı.
1964 yılında araştırma sonuçları yayınlandığında tek bir bilim adamı bile Nui’nin araştırmasını ciddiye almamıştı. Anlatılanlar bilinenlerden çok farklıydı. Eğer bu hikaye gerçekse bütün insanlık tarihinin baştan yazılması gerekirdi.
Dropa taşlarının üzerinde yazılanlara göre uzak bir gezegenden gelen bir uzaylı kabilesi mekiklerinin bozulması yüzünden günümüzden 12 bin yıl kadar önce Himalayalar’a iniş yapmak zorunda kalmıştı. Dropa kabilesinden gelen uzaylılar mecburen dağların içinde bulunan mağaralara sığındılar. Barışçıl olmalarına rağmen o sırada komşu mağaralarda yaşayan ilkel bir insan kabilesi olan Hamlar tarafından düşman kabul edilmişlerdi. Ham kabilesi üyeleri Dropalıları esir alıp bazılarını öldürdü. Nui’nin tercümesinden bir pasaj şöyle: “Dropalılar bulutların arasından inen ışıklı bir küre içinden yeryüzüne indiler. Kadınlar çocuklar ve erkekler olmak üzere bütün Dropalılar çevredeki mağaralara sığındılar. İnsanlar en sonunda Dropalıların işaret dilini çözünce niyetlerinin savaş olmadığını anladılar.” …

Hiç yorum yok: